Buzdan Heykeller
Keşke daha iyi görebilselerdi, gösterenleri de görebilirlerdi. Ona göre, düşman edinmek tarihte hiç bu kadar kolay olmamıştı. Onca somut bela, hastalık ve problem haricinde insan ilişkileri gibi soyut ve anlamsız bir şeyin ilkel güdüleri yüzünden bu kadar derin bir yara açacağını tahmin bile edememişti. Böyle bir şeye kolayca hedef olmak, ona basit bir primat olduğunu tekrar hatırlattı.
Keşke daha iyi görebilselerdi, gösterenleri de görebilirlerdi. Ona göre, düşman edinmek tarihte hiç bu kadar kolay olmamıştı. Onca somut bela, hastalık ve problem haricinde insan ilişkileri gibi soyut ve anlamsız bir şeyin ilkel güdüleri yüzünden bu kadar derin bir yara açacağını tahmin bile edememişti. Böyle bir şeye kolayca hedef olmak, ona hala basit bir primat olduğunu tekrar hatırlattı.
Daha kısa bir süre önce mutluluğunu ve üzüntüsünü canı sıkıldıkça paylaştığı insanlar, garip soğuk buzdan heykellere dönüşmüşlerdi. Her biri de kendi bildiği ilkel oyunu oynuyordu. Gözleri vardı bu buzdan heykellerin ama göremiyorlardı. O sıcak kanlı insanlar buzdan birer heykele dönüşmeden önce her şey o kadar da güzeldi ki. Yine de ona göre bu insanlar buzdan birer heykele dönüşüp onun sıcaklığından mahrum kalmayı haketmişlerdi. İnsansı olmayan maymunsu güdülerle başkalarının lafıyla hareket edip ona hiç bir kelam etmeden, selam vermeden ve en önemlisi sormadan sustuklarında sonuna kadar susturulmayı haketmişlerdi. Onun bu buzdan heykellere sarılıp ısısıyla onları yeniden insan yapmaya hiç mi hiç niyeti yoktu, çünkü bu buzdan heykellere sarılmanın ısı gibi bir çok getirisinin yanında götürüse de vardı. Bu götürü, buzdan heykeller ısınıp insan olurken, onun üşümesiydi. İlkel olansa onun bu kurguyu kafasında yapıyor oluşuydu. Oysa ki o bundan daha umursamaz olmalıydı. İhanetten uzak tek gerçek arkadaşı bilgelik olmalıydı ama onun içindeki düzeni karmakarışık eden fırtınalar bunun aksini söylüyordu.
Acımıyordu acınacak durumda olanlara. Acımıyordu o pusulasını ve aklını kaybetmiş birer sivrisinekmişçesine ateşin ışığını rehber edinmiş, kör ve aptal buzdan heykellere. Buzdan heykeller, akıllarının varlığını inkar edercesine başkalarının aklıyla hareket etmişlerdi. Bu buzdan heykeller, söylenenlerin gerçekliği konusunda gözlerini ve kulaklarını kapattılar, sustular, düşünmediler, bunun yerine düşünme, yargı ve karar işlevini yapacak başka insanlar buldular. Buzdan heykeller duyu organlarına, uzuvlarına ama en önemlisi akıllarına ihanet ettiğinde, duyu organları, uzuvları ve akılları da onları terketti. İşte hikayeleri böyleydi. Duyu organları, uzuvları ve akılları yok sayılmaktan bıktığında, başkalarının uzuvlarına ve aklına güvenerek sahipleri onları terkettiğinde, onlar da yani bu uzuvlar ve akıl da sahiplerini terketti ve böylelikle aptal, buzdan heykellere döndüler. Şimdi onun tek dileği ebediyyen o şekilde kalmalarıydı. Bu aptal, kör, sağır, dilsiz insanların yeni rehberi olmak istemeyecek kadar soğumuştu bu buzdan heykellerin soğuğuyla, uzuvlarına ihanet etmeyi sürdürmeli ve hiç bir farkındalık olmaksızın başkalarının aklıyla hareket etmeye devam etmelilerdi çünkü ona bu buzdan heykellerin lanetinden başka hiç bir şey intikam hazzını bu kadar uzun yaşatamayacaktı.
O akılsız ve uzuvsuz acınacaklara acımıyor ve onlara sarılıp yeniden insanlıklarını bahşetmiyordu. Onlar gördükleri arasında gösterilenleri ayırt edemeyecek kadar radikal miyoptular. Gözlerinin tam önüne bir şey koyduğunuzda görebiliyorlardı ama uzaktakiler ve gösterenleri görebilmek söz konusu olduğunda körlerdi çünkü kendi gözlerine de yine kendileri ihanet etmişti. Onlar lanetlenmişti.
PrincepsTenebris
Bu makale gönderisinde, Kaybolmuşlar yazarı PrincepsTenebris ; buzdan heykeller, heykeller, ilkel, insanlar, gözleri, başkalarının, ihanet ve akılları kavramlarını ele aldı, amatör edebiyat odaklı daha fazla kayıp şeyler makale içeriği için aşağıda önerilen diğer alakalı gönderilere de göz atın.