Üniversite Sınavında Başarının Sırrı Neden Çoban Olmaktır?

Öncelikle doğru olan bir klişeden bahsedelim. Her konuda başarıya en büyük etken düzenli ve çok çalışmaktır. Çoban kardeşlerimizin gerçekten çok çalıştığı su götürmez bir gerçek. Testlerin ve kitapların başında kalabildiğiniz süreyle sınavlarda elde edeceğiniz başarı doğru orantılıdır. Peki o zaman, biz de çok çalışmakta en büyük etken ve motivasyonlar neler ona bir bakalım. 

Çaresizlik

Benim de tecrübe ettiğim üzere sayın okur herhangi bir konuda en büyük motivasyon çaresizlikten gelir. Eğer gidecek başka yolunuz kalmadıysa ve olduğunuz yerde durmak da iyice zorlaştıysa tek çareniz üzerinde hızla koşmaya başlarsınız.

Alternatifleriniz ve imkanlarınız ne kadar çoksa siz istemeseniz de beyniniz o kadar bir rahatlama halinde olur, bu da kitabın başında kalabildiğiniz süreyi ciddi manada etkiler. İlerlemek zorunda olanlar geriye dönecek bir şey bırakmayanlardır.

Benzer şekilde çoban kardeşlerimiz bu karsız mesleği yapmaktan elbette memnun değil. Yani belli bir konfor alanı tarafından kuşatılmış değiller. Çok fazla da çareleri yok. Bu işten kurtulmak adına babalarının işletmesini devralamazlar, kurslara katılıp sanat ya da zanaat öğrenemezler, ya da o meşhur replikte olduğu gibi babalarının okumayınca onları vereceği bir sanayi bile yok çoğunun yaşadığı yerde. Rahatsız edici, sıkıcı ve dar bir konfor alanında çaresizliğin motivasyonu olunca kitabın sayfalarını aralamak bir derece kolaylaşır. 

Dikkat Süresi

Başarı söz konusuysa çalışmak kilittir, çalışmak söz konusuysa motivasyon kilittir. Sorun şu ki Dünya'daki hiç bir insan 7/24 motive kalamaz. Burada yeni bir etken devreye girer. O etken saatlerin dakikalar gibi geçmesine sağlayan, genelde oyun oynarken ya da Instagram'da gezinirken ortaya çıkan "dikkat süresi" etkenidir. Başarılı insanlar uğraştıkları şeyin başındayken, geniş dikkat süresi aralıkları sebebiyle onlar için saatler dakikalar gibi geçer. Dünya'nın en başarılı insanlarının çoğunda ortak bir davranış örüntüsü vardır, pek çoğu gün içerisinde dikkat süresini arttırmak için meditasyon ya da benzeri mental çalışmalar yapar.

Aslında oldukça basit, dikkat süresi ve irade kas gibidir. Kullandıkça yorulur ve gelişir. Yani sizi zorlayacak ve sıkılmanıza sebep olacak işler yaparsanız ya da beyninize gün içerisinde etki eden girdileri (sesler, WhatsApp, e-mailler, Instagram, Twitter, insanlar, dertler, politika, magazin vs.) meditasyon gibi yöntemlerle azaltırsanız dikkat süreniz artmaya başlar ve bir bakmışsınız hiç sevmediğiniz bir dersin başında altı saat altı dakika gibi geçer olmuş, hatta belki de o dersi sevmeye başlamışsınız. 

Peki ya çobanlar? Onların dikkat süreleri nasıl artıyor? Onlar istemeden aslında bir tür meditasyon yapıyorlar. Yukarıda dikkat süresini arttırmak için yapılması gerekenleri saymıştım, onlar istemeden meslekleri gereği bunların pek çoğunu zaten yaparlar. Belki on saat, dağların, ovaların ve koyunların arasında ağırlıklı oturarak ve bir şey yapmadan vakit geçirdiğinizi hayal edin. A evet, internet de beki de cebinizdeki son model telefon da yok. Beyninize hücüm eden bilgiler yok. Girdiler bir kaç meleme sesinden ve kuş sesinden ibaret. Düşünmeniz gereken WhatsApp konuşmaları çok az ya da yok. Sıkılırdınız değil mi? Peki bir çobana sorsak ne der? Ben söyliyeyim o sürenin hızla geçtiğini, alıştığı için sıkılmadığını söyler. Doğru. Beyin en plastik(değişken) organdır. Başlarda sıkılan beyniniz zamanla dikkat süresini uzatarak zaman algısını değiştirmeyi öğrenir ve o uzun sürenin çabucak geçmesini sağlar. Sonra o dağın taşın arasında on saat on dakika gibi geçerken elinize bir kitap alırsınız ve bir bakmışsınız on saat ders çalışıp on dakikalık sıkılmışsınız.

Amerika gibi ülkelerde çok zararlı olduğu halde her yıl milyonlarca dolar, beynin doğal dengesine çok zararlı, dikkat süresi arttırıcı haplara dökülüyor. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu denen hastalık ciddi manada yaygınlaşmış durumda. Türkiye'de de durumun Amerika'dakine benzemeye başladığını görüyoruz. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun sebebi modern çağın beynimize yıktığı sayısız girdidir. Bu girdileri azaltarak, bol bol doğada ya da odanızda sıkılarak dikkat sürenizi tekrar kurtarmanız mümkün. Bu konuda hem işitsel hem görsel hem de dokunsal girdileri neredeyse sıfıra düşüren meditasyonu kesinlikle tavsiye ederim. Günde kendinizle baş başa yirmi dakika çok şeyi yoluna koyabilir.

Ben Kaybomuşlar'dan PrincepsTenebris. Güzel günler diliyorum.