Yeni Nesil Cyberpunk Serfleri
Cyberpunka doğru inanılmaz bir hızla giderken geride kırılmış zihinler ve intihar eden gençler bırakıyoruz. Kapitalizm, cyberpunkın duygusuzluğuyla iyice birleştiğinde bireyselliğinizin bir anlamı kalmayacak. İşte o da "Tanrım!" diye bağırdı cyberpunkın ışıklarla söndürdüğü yıldızlara.
"Tanrım!" diye bağırıyordu ayakta öylece dikilmiş kollarını göğe doğru açmış okyanus mavisi gözleriyle göğe doğru bakarken. Dört bir yandaki led tabelalardan ve floresanlardan fırlayan magenta ve camgöbeği rengiyle kutsanmış fotonlar yırtık pırtık kıyafetlerinde ve geceleri parlaması için özel bir boyayla boyanmış sarı saçında süzülüyordu. Gözlerinin altı bozuk uyku düzeni yüzünden mosmor olmuştu. Sırtında 5 yaşından beri yıllarca cihazlara eğildiğinden sert bir kambur hatıra kalmıştı. Her iki bileğinde de intihar girişiminden birer çizik dikkatini oradan oraya sürüklemek için milyarlarca koin harcayan teknoloji firmalarını hatırlatıyordu. Asık suratı hayatının her dakikasını planlayan ve ölmesine dahi müsade etmeyen devlet yönetim algoritmasının eseriydi.
"Tanrım!" diye bağırdı tekrar. Gökte uzaklarda parlak beyaz bir ışık belirdi. Işık yaklaşıyordu. Işık yaklaştıkça büyüyordu. Biraz daha yaklaşınca o klasik, küre şehir dronlarından biri olduğu ortaya çıktı. "Tanrıyı mı arıyorsun?" dedi mekanik, ruhsuz bir kadın sesiyle dron. "Sadece 9,99 koine ruhunu tamamlayacak bir tanrıcı gruba üye yapabilirim seni!" dedi dron.
Yerden bir taş alıp drona doğru fırlattı. Dron hızla uzaklaştı. Kafasını eğdi ve yürümeye başladı. Gök gürledi. Yağmur yağmaya başladı. Işıklı şehirdeki doğaya dair bıraktıkları belki tek şey. Yağmur. Üzerine düşen damlalar bedeninden süzülürken adeta "Seni anlıyoruz." diyorlardı. Sanki zaten her şeyi bildiklerinden bu damlaların gözleri, kulakları ve bir dili yoktu. "Konuşmana gerek yok. Biliyor ve anlıyoruz." diyorlardı adeta. "Atalarını da bildik ve anladık. Seni de biliyor ve anlıyoruz." diyorlardı sanki.
30 yaşında hayatının en az üçte ikisini evde ekranlarla konuşarak ve ekranlarca eğitilerek geçirmişti. Sarılmak nedir bilmezdi. Sevgi nedir bilmezdi. Zaten 30 yılda bizzat gördüğü insan sayısı da 100 ü geçmezdi. Yıllar aylar, aylar günler, günler saatler, saatler dakikalar, dakikalar da saniyeler gibi değersizce, anlamsızca ve hızla akmıştı, akıyordu.
Puhahaha! Ne kadar da bencil! Hiç bir avcıyla mücadele etmeden sınırsız gıdaya erişme potansiyeline sahip! Anında iletişim, temiz su, eğitim hatta uzaya gitme olanağına. Atalarıyla kıyaslarsak refah olarak kat ve kat daha iyi durumda atalarından. Bütün hayvanlardan daha iyi durumda. Bütün bitkilerden de! Eksik olan ne!
2009 ve 2017 yılları arasında 14-17 yaş grubundaki çocuklardaki intihar oranı bazı araştırmalara göre %70, bazı araştırmalara göre ise %60 arttı. İnanılmaz bir ivmeyle artan bu intiharların sosyal medyanın yarattığı depresyonla alakalı olduğu saptandı. İnsan beyni henüz bu yeni ve mucizevi teknolojilere adapte olamadı. Bilinciniz siz Instagram'da gezinirken ekrandaki o insanların gerçek olmadığını biliyor, hepsinin aslında mutlu ve muhteşem olmadığını sadece öyle görünmeye çalıştıklarını da biliyor ama bilinçaltınız için durum farklı. Bilinciniz ne derse desin ekranın ardındakileri gerçek sanan bir bilinçaltına sahipsiniz. Bilinçaltınız ekranın farkında değil ve siz feedinizde parmağınızı yukarı kaydırıp aşağı inerken sizinle konuşmayan, birbirinden muhteşem ve mutlu yüzlerce insan gördüğünüzü, haliyle de kimsenin sizinle konuşmadığı, herkes mutluyken sizin mutsuz olduğunuz bir Dünya'da yaşadığınızı zannediyor. Birileri para kazanacak diye zihninizdeki huzuru kaybetmeyin. Günde yarım saatten fazla sosyal medyada vakit geçirmeyin.
Ben PrincepsTenebris. Cyberpunka doğru hızla giderken sosyal yetilerinizi ve akıl sağlığınızı korumanız dileğiyle.
Bu makale gönderisinde, Kaybolmuşlar yazarı PrincepsTenebris ; dron, hızla, intihar ve biliyor kavramlarını ele aldı, amatör edebiyat odaklı daha fazla kayıp şeyler makale içeriği için aşağıda önerilen diğer alakalı gönderilere de göz atın.