5 Başlıkta Daimi Motivasyon Nasıl Sağlanır
Motivasyon nasıl sağlanır? Motivasyon sözleri okuyup, motivasyon videoları izleyip, motivasyon müzikleri dinleyerek mi? Motivasyon o ağır işleri yapmak için sizi iten ve mutlaka gerekli olan yegane güç mü? Hayır! Motivasyon bu değil. Peki motivasyon nedir? Kafanızda tek yegane amaç belirmiş ve buna dair de klasik sorular; motivasyon nasıl arttırlır, nasıl sağlanır, nasıl motivasyon geri kazanılır, nasıl oluşur, nasıl yüksek tutulur, nasıl ölçülür, yahu bu motivasyon tam olarak nedir?
1. Motivasyon diye bir şey yok!
Günümüzde placebo etkisine dair yapılan bazı araştırmalar gösteriyor ki motivasyon denen bir şeyin varlığı sorgulanabilir halde. Motivasyon nedir dendiğinde herkesin cevabı hemen hemen ortak. Motivasyonun bir yanılsama olduğunu kimse bilmiyor. Sokakta motivasyon nedir diye sorduğunuz hemen hemen bütün insanlar "Bir şeyi yapma isteği." diye cevaplandıracak, biraz daha bilgili olanları "Güdüleme." cevabını verecektir. Hazır mısınız? Motivasyon diye bir şey yoktur, motivasyon bir yanılsamadır, belli başlı temel güdüler dışında çevrenizdeki bazı etkenlerden yahut kendi içinizdeki beklentilerden kaynaklanan geçici bir placebo etkisi yani temelde telkine dayalı geçici bir etki! Kendi kendinize olması gerektiğine inandığınız motivasyonu, isteği var ediyorsunuz, tabi beyniniz bir süre sonra bunun bir öz-kandırmaca olduğunu anlıyor ve sözde motivasyonunuzu kaybediyorsunuz! İnsan özünde yemek yemek, su içmek, barınmak ve üremek dışında bu dört güdüye çıkanlar dışında bir güdüye sahip değildir. Yani bu dört iş dışında, bir işi yapmak için bir isteğe sahip olmanız gerektiği inancı olmayan bir şeyi arzulamak kadar saçmadır! Çevrenizden gelen ve kendi içinizde ürettiğiniz motivasyon telkinleriyle öylesine programlanırsınız ki beyniniz böyle bir şeyi kendi içinde var etmeye çalışır, dillerde dolaşan motivasyon denen o efsaneyi var etmeye çalışır ve başarır da! Yine de sonuç olarak beyin kendini kandırmayı ancak bir süre başarabilir. Eninde sonunda bu kandırmaca sona erecek ve motivasyon denen sahte içsel istek çok kısa sürüp sönecektir çünkü aslında yoktur, bir yanılsamadan ibarettir. Haliyle de "Motivasyonumu nasıl geri kazanırım?" sorusu "Kendimi belli başlı işleri yapmayı isteyecek derecede nasıl kandırırım?" sorusuna denktir. Bu gerçeği kabullenin "MOTİVASYON DİYE BİR ŞEY YOK!" .
2. Algı -> Duygu -> Düşünce -> Hareket DEĞİL Hareket-> Düşünce -> Duygu -> Algı
Bir askeri düşünün ya da evine ekmek götürmek zorunda olan bir babayı ya da önemli bir işi başaran önemli bir insanı. Onların hangi motivasyonla hareket ettiğine bakın. Hangi motivasyonla hareket ettiklerini sorun onlara. Ben size söyleyeyim hiç bir şey bulamayacaksınız. Onlar da bu soruya birbirinden farklı ve muğlakta cevaplar verecek. Tekrardan, motivasyon diye bir şey yok. Olmayan bir şeyi tarif edemezsin.
Israrla zihnine Algı->Duygu->Düşünce->Hareket zinciri kodlanmış bir motivasyon müridi olarak hiç bir şeyi başaramazsınız. Beyninizin nasıl işlediğine tam tersi şekilde inanmış ve kendinizi kandırmış durumdasınız. Önce bir algı(bakış açısı) inşa eder ardından onun duygu(rahatsızlık ya da gereklilik) getirmesini bekler ardından düşünür ve ne yapmanız gerektiğine dair düşünce(plan) edinmeniz gerektiğine ardından da harekete geçmeniz gerektiğine inanırsınız. Ölme eşşeğim ölme! Ki genelde hiç bir geçişte ölmese dahi düşünceden harekete geçerken o kandırılmış eşşek ölür.
Oysaki kandırmacayı reddedip motivasyonla ilgili gerçeği kabul etmelisiniz. Aslında verimlilikle alakalı araştırmalara baktığımızda bu zincirin tam tersi işler beyinde. Önce harekete geçersiniz, ardından bu hareketin devamıyla ilgili farklı düşünceler ve planlar geliştirir, ardından o hareketle ilgili bir geribildirim olarak uygun duygular oluşur, ardından duyguların birleşimiyle bir algı(bakış açısı) oluşur.
Önce spora elinize dambılları alarak başlar, ardından hareket halinde sonraki setleri ve yapacağınız egzersizleri düşünüp planlar, ardından kasılan kaslarınıza ve aynadaki güçlü ve terli adama baktığınızda pozitif duygu oluşur ve bu hareketlerin sonucunda biriken duygu durumları artık sizde spora ve sağlıklı yaşama dair uygun algıyı(bakış açısını) oluşturur.
Yani bir motivasyon müridinin inandığı şekilde hareket edilgen ve zihin etken değildir! Tam tersine hareket etken ve zihin o harekete ayak uyduracak şekilde edilgendir. Duygularınızın ve iç dünyanızın, hareketlerinizi ve dış dünyayı etkilemesini beklemeyi bırakın! Bu saçmalık! Herkesin aslında geriye dönüp baktığında bir yerlerde kanıtlarını net bir şekilde göreceği üzere bunun tam tersi acımasız bir gerçek olarak olarak dış dünya ve hareketleriniz, iç dünyanızı ve duygularınızı etkiler. Bir bebeğin yanında bir yetişkin olarak oturmuş bebekle beraber ağlayıp, hareketin size gelmesini bekliyorsunuz, yapmayın! O hareket edemediği için bunu yapıyor ama siz hareket edebilirsiniz. Siz hareketi bekleyen ağlayan bebek değil, siz ağlayan bebeğe yardıma giden hareketsiniz. Sırtınıza o ağır yükü alın ve taşıyın, sonra da taşırken ağlayabildiğiniz kadar ağlayın, düşünebildiğiniz kadar düşünün, çünkü yetişkinler bunu yapar. Yetişkinler yaparken ağlar, çocuklar önce ağlar yaptırır ya da sonra mecbur kalınca ağlamayı bırakıp kendi yapar ya da belki yeterince "motive" değilse yapabileceklerine dair "motive" etsin diye ağlak gözlerle ebeveynine bakar ve bağımlısı olduğu placeboyu arar. Hadi yavrum yürüyebilirsin, bak önce sağ sonra sol ayak hadi! Bak ben nasıl yürüyorum, bak seninle yaşıt aynı şartlardaki minik Ayşe nasıl da yürüyor! Yürüyebileceğine inan yavrum! Bu gönderiye gaz verici motivasyon sözleri yazıp hem kolayca içerik çıkartır hem de defalarca buraya gelmenizi sağlardım. Hem insanlar onlar için kolay olanı okumayı daha çok seviyor ama yapmadım, Artık şu gerçeği anlayın diye yapmadım. Bir yetişkin Hareket-> Düşünce -> Duygu -> Algı yönünde, bir çocuk Algı -> Duygu -> Düşünce -> Hareket yönünde yol alır. HAREKET ET! Spora gideceksen ve hiç bir fikrin yoksa en azından o eşofmanı giy, eşofmanının içinde ve elinde dambıllarla da ağlayabilir, düşünebilirsin! Yaparken ağlamanın ve düşünmenin tatmin ediciliği, yapmak için ağlamanın ve düşünmenin tatmin ediciliğinden daha fazladır, daha çok doygunluk verir.
3. Ağır geçişlerden de 2. maddedeki yöntemle sakının!
Klasik bir motivasyon müridi gibi hayat algınızla ve vizyonunuzla, duygulara kapılıp, düşünüp, planlayıp bir anda koca bir kayayı kaldırmaya çalışıp yapamayacağınızı görüp, dar bir öğrenilmiş çaresizlikle pes etmeyin. Bunun yerine direkt kayayı kaldırmayı deneyin, zorlanın, isyan edin, ağlayın ve kaldıramayacağınızı anladığınız noktada düşünün planlayın ve kayayı parçalara bölüp kayayla ilgili hedefinize dair parça parça ilerleyeceğiniz uzun vade algınızı ve vizyonunuzu oluşturun. Bir bakmışsınız siz taş taşıyıp, ağlarken ve düşünürken önünüzde sıcak taştan bir yuva belirivermiş. Bu site ve benim yazdığım onlarca yazı işte böyle beliriverdi, böyle bir siteyi herşeyiyle, onlarca içeriğiyle kod yazmadan önce hayal etseydim eğer kesinlikle beni aşar derdim oysaki sağda solda gördüğünüz çoğu şeyi ve içeriği rahatsızlık ve acı içinde kod yazarken düşünüp, planladım, şimdi ise siteyle alakalı en başta kod yazmaya başladığım sırada olmayan çok ilginç bir vizyonum ve algım var.
4. Dışşal ödüllerle kendinizi kısıtlamayın, içsel ödüllere de yer verin.
Yaslan ve ne yaptığına ve nasıl yaptığına bir bak. Neyi başardığını ve bu şeyi nasıl başardığını bir düşün. Kafanda gerekli sebep sonuç ilişkisini böylelikle kur. Geriye bakmak ve başardıklarınızı ve nasıl başardığınızı düşünmek beyninizde çok ilkel ama çok önemli bir yapıyı tetikler. Ödül-ceza mekanizması. Sınav sonucunuza baktığınız anda sizin baktığınız süreçte bir dizi yeni bağ beyninizde oluşur. Sınav sonucunuzu gördüğünüz o süreçte beyniniz çalışmak->başarı ya da çalışmamak->başarısızlık bağıntılarından herhangi birini kurabilir. Bu yüzden edindiğiniz başarıları ve bu başarıları edinirken deneyimlediğiniz süreci mutlaka geriye bakıp özellikle molalarınızda ve tatillerinizde değerlendirin. Bu sizin bir daha aynı işe giriştiğinizde karşınıza çıkacak zorluklarla istemsizce daha rahat baş etmenizi sağlar.
5. Edilgenlikten kaçının!
Motivasyon aramanın temel sebebi edilgen düşünce tarzıdır. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki etken düşünce yapısına sahip olan insanlar edilgen düşünce yapısına sahip olan insanlardan kat ve kat daha başarılı, daha verimli ve daha mutlu, evet daha mutlu! Etkenlik ve edilgenlik öylesine önemlidir ki edilgen bir kafa yapısıyla(mindset) yukarıda sayılan bütün maddeleri yapsanız bile bir noktada pes edip, bahaneler uydurup, bir şeylerden şikayet etmeye başlayacaksınız. Ödül-ceza sisteminizi bozacaksınız. Hadi bir kaç örnekle edilgen ve etken kafa yapısını netleştirelim ki edilgen bir şekilde düşündüğümüzde bunu farkedip bu düşünceyi etken bir şekle ne pahasına olursa olsun çevirelim.
Edilgen: Hoca sınavda aşırı zor sormuş.
Etken: Hiç çalışmadığımdandır, sınavdaki bütün sorular bana çok zor geldi.
Edilgen: Hiç motivasyonum yok, hiçbir şey yapasım yok. Kimse beni desteklemiyor.
Etken: Hiçbir şey yapmadım. Başkalarından yardım bekleyerek ve kendi kendime özünde var bile olmayan sahte bir duygunun gelmesini bekleyerek vaktimi ve enerjimi hiç ettim.
Edilgen: Bu ülkede şartlar çok ağır. Devlet kimseye yardım etmiyor. Ekonomi berbat durumda.
Etken: Ülkeme yardım edebilir ve bu durumu değiştirebilirim. İdarecileri daha iyi değerlendirerek seçebilir hatta daha iyi idarecilerin seçilmesi için bir hareket başlatabilirim. Daha iyi bir yaşam için hareket edebildiğim sürece şartlar ne kadar kötü olursa olsun illa ki bir seçeneğim vardır.
Edilgen: Ben fakir bir ailede zor şartlar altında dünyaya geldim. Adam zengin bir ailede en iyi eğitimi almış ben ne yapayım?
Etken: Zengin bir ailede doğan adamın aksine ailem fakir ve zor şartlarda yaşadığı için bana daha çok ihtiyacı var. Bu yüzden zengin bir ailede doğan o adamdan dahi çok çalışmalıyım.
Edilgen: Yaşımız olmuş 55 bu yaştan sonra ne yapayım ben?
Etken: Artık iyice yaşlandım, arkamda güzel bir isim ve güzel bir aile bırakmak için çok vaktim kalmadı. Daha çok çalışmalı ve daha dikkatli düşünmeliyim.
Edilgen: Komşunun teyzesinin görümcesinin torunu köşeyi dönmüş diyorlar.
Etken: Geçen aya kıyasla bu ay daha çok kazanabildim çünkü bu ay daha az mola verdim ve daha akıllıca işler yaptım.
Edilgen: Sevgilim beni terketti.
Etken: Sevgilimin beni terketmesine sebep olacak davranışlarda bulundum. Ya davranışlarımı değiştirmem ya da davranışlarımı korumam için onun beni terketmesi gerekliydi.
Edilgen: Beni sizler var ettiniz.
Etken: Çok çalışıp, çok düşünüp potansiyelimi açığa çıkararak sizleri etkilemeyi başardım.
Edilgen: Para yok, huzur yok, mutluluk yok, hayat sıkıcı...
Etken: Param yok çünkü ... daha çok param olması için ... yapmalıyım, huzurum yok çünkü ... daha çok huzurlu olmam için ... yapmalıyım, mutlu değilim çünkü ... daha çok mutlu olmak için ... yapmalıyım, hayatım sıkıcı çünkü ... daha eğlenceli yaşamam için ... yapmalıyım.
Bu sıralı liste gönderisinde, Kaybolmuşlar yazarı Kayıp Zeka ; motivasyon sözleri, hareket, edilgen, etken, zengin bir ailede, düşünce, duygu ve algı kavramlarını ele aldı, kişisel gelişim & verimlilik odaklı daha fazla hobi & yaşam sıralı liste içeriği için aşağıda önerilen diğer alakalı gönderilere de göz atın.